San Francisco'nun kuzeyine doğru ilerlerken, bir saatlik bir yol katederek ulaşabileceğiniz bölge California şaraplarının merkezi olacaktır. Burası bir kaç farklı bölgeden oluşmaktadır ve, Sonomo ve Napa da bunlardan bazılarıdır. San Francisco'ya çok yakın olması sebebi ile San Francisco'ya yolu düşen herkese önerebileceğim, kesinlikle uğrayıp görülmesi gereken, bir kadeh şarap içilmesi, içilmese bile tadına bakılması, bakılmasa bile sadece gezilip görülmesi gereken bir yer burası. Doğasıyla ve temiz havasiyla olsun, yemekleri ve şaraplarıyla olsun gerçekten kendinizi farklı bir dünyada hissedeceğinizin garantisini veriyorum. Benim gibi şaraptan biraz anlayan, ya da birlikte gittiğim arkadaşım gibi hiç anlamayan ya da orada yaşayan aile dostlarımız gibi şarabın içinde, şarapla yaşayan herkes için ilgi çekici bir yer. İnternetten hızlıca baktığım kadarıyla Napa'da 800'ü aşkın bag (vineyard) ve bunların da 400'ünde şarap deneme odası var. Her bağın farklı bir konsepti, farklı bir havası, farklı tasarımı ve farklı tatta şarapları var en önemlisi. Bu sebeple insan doyamıyor, gezmeye, denemeye.. Benden tavsiye biraz araştırmanızı yapın ve belirlediğiniz 3-5 yere giderken, yolda da çok beğendiğiniz 2-3 yerde durarak şarap diyarı gezinizi tamamlayın. Bir gün içinde en fazla 6-7 yer gezebileceğinizi de belirtmemde fayda var sanırım. Gün o kadar hızlı geçiyor ki anlamıyorsunuz. Hele de o şarapları tükürmüyor, bizim gibi içiyorsanız =D
0 Comments
Öncelikle belirtmeliyim ki yazıyı yazarken aslında şehri ne kadar beğendiğimi daha iyi kavradım. Ama yeniden tekrarlamak istiyorum ki Moskova bana göre daha güzel bir şehirdi. Ama buranın katedralini daha çok beğendim! İtirafı bitirdiğimize göre şehir hakkında konuşmadan önce:
Moskova yazımı okumayanlar, okuyup da unutanlar ya da okumaya üşenenler için hemen özet bir bilgi geçeyim, öncelikle hem Moskova hem St. Petersburg’a gidecekseniz önerim gidişinizi birinden, dönüşünüzü ötekinden alıp arasında da uçak ya da daha Rus bir metod olarak tren tercih etmeniz. Tren konusunda da gece yataklı tren, günüz kuşetli tren yada hızlı treni tercih edebilirsiniz. Trenle ilgili detaylı bilgiler için de Moskova yazıma bakabilirsiniz. Rusya ile Türkiye arasında vizeler kalktı dolayısı ile vizesiz seyahat için en doğru tercihlerden biri olduğunu ve bu seyahatimden çok memnun kaldığımı da hemen burada,yazımın başında belirteyim. San Francisco hakkındaki yazıma sanırım çok renkli, sıcak ve eğlenceli bir şehir demekle başlamalıyım. Daha otobandan ayrılıp şehre girdiğimiz anda kendimizi oraya ait hissetmemize sebebiyet veren bir şeyler vardı. Belki biraz da, daha önce filmlerde çok gördüğümüz için bilmiyoruz ama herkeste az çok böyle bir duygu yaratıyormuş bu şehir. Bir şekilde şehir yaşıyor ve ufak olması, şehri simgeleyen bir sürü şeyin bulunması (landmarks) sanırım farklı bir hava katıyor. Köprüsü, her yere ulaşım sağlayabileceğiniz tramvayları, sahili, parkı, alışveriş caddeleri ve meydanları.. Yani olmuş bence bu şehir! Golden Gate Köprüsü, Fisherman’s Wharf – Pier 39, Alcatraz Hapishanesi, döne döne inen sevimli Lombart sokağı, Çin Mahallesi, Union Square, Financial District, Golden Gate Parkı, bütün canlılığın ve alışverişin merkezi, neredeyse şehri boydan boya geçen Market caddesi burada yapılacakların özeti sayılabilir. Market Caddesi üzerinde bulunan Hallidie Plaza (900 numara) içerisinde, alt katta bir information center bulunuyor ve dilerseniz buradan güzel haritalar edinebilirsiniz.
Gezip Görülecek Yerler Listem: Öncelikle belirtmek isterim ki bu haftasonu yaşananlar aslında halkın biriktirdiklerinin bir patlamasıydı. Bu olay çirkin sahnelere sebep olduğu gibi çok güzel sahnelere de ev sahipliği yaptı. Bazen halk öfkesine hakim olamadı, bazen halkın içinden bir kaç taşkın yanlış işlere kalkıştı, genelde polis gücünü yanlış yerde - yanlış şekilde kullanmayı tercih etti, bir yandan RTE canlı yayınla provokasyonlar yapıp herkesin inadına damarına bastı. Çok ağır yaralananlar, hafif gaz tadanlar, dakikalarca yerlerde sürünenler, hem de sessiz sakin oturup eylem yapanlar oldu. Kısacası herşey vardı burada ama en önemlisi bir DİRENİŞ bir DİRİLİŞ - AYILIŞ - İSYAN vardı. Bunun da sanırım artık zamanı gelmiş, geçiyordu. Bunları az çok sıralamaya çalıştığım kendi yazmış olduğum bir yazı ve sonrasında da bir kaç yazıyı da paylaşarak tamamlamak istiyorum bu post'u. Medyanın çalışmaması sebebi ile bütün haftasonu Facebook - Twitter ve bağımsız websiteleri sayesinde bilgi paylaşımı yapabildiğimiz için, gerçekten paylaşımların (doğru - dürüst - gerçek) haber niteliği taşıması sebebi ile önemli olduğu düşüncesindeyim.
Öncelikle NY ve NJ de alışveriş karşılaştırmasına girdiğimizde belirtmem gereken en önemli şey KDV (tax) olayıdır. NJ'de eyalet olarak vergi uygulanmaz, bu sebeple de alacağınız hiç bir şeyin fiyatına kasada ekstra bir ücret yansıtılmayacaktır. Oysa NY, en yüksek vergi oranlarından birine sahip bir eyalettir ve aldığınız her şeyin kasada etiketinden çok daha pahalıya mal olduğuna tanık olacaksınız..
Ayrıca öğreneceğiniz bir şey de neredeyse kiloyla alışveriş yapılıyormuş havasındaki outletler.. Bunlarda gayet bir süpermarket arabası ile gezer, arabanızı tepeleme doldurur, kasaya zor ulaşır, ödeme yapar, yükte ağır, pahada hafif eşyalarınız ile evinize yada otelinize geri dönersiniz. Bu sebeple eğer amacınız yeni sezon, harika ürünler yakalayıp çılgın bedeller ödemek değilse beni takip edin.. Gerçekten de gidip görmeniz gereken yerleri güzel özetleyen bir harita. Hele de New York'ta çok da uzun bir zaman geçirmeyecekseniz, bu haritada gördüğünüz noktalara uğramanız sanırım çok çok yeterli olacaktır. Bir Brooklyn köprüsünden yürümek, SoHo'da gezinip, minik dükkanları karıştırmak, GreenwichVillage'da sevimli cafe/restaurantlarda yemek yemek, bu çevrede bir otelin ya da binanın çatı katındaki terasında yer alan gece klüplerinden birine gitmek, Grand Central garını görüp, bir süre insanları izlemek, Rockefeller Center'da kış ise buz pateni yapmak, yaz ise bir soğuk içecek alıp dinlenmek, Central Park'ta kaybolmak, mutlaka bir Broadway müzikaline gitmek, en azından MoMa ya da Metropolitan müzesini gezmek ve Guggenheim müzesine (en azından) bir girip çıkmak (sergiyi gezmeyecekseniz bile binanın içine girip bakmalısınız, ancak en üst kattan mimarisinin ne kadar harika olduğu çok dhaa iyi anlaşılıyor ne yazık ki!) sanırım New York'a gidip yapmadan dönmemeniz gereken şeyler..
The Breakers Mansion
New Port Evleri yada bence sarayları diyelim, gidilip görülmesi gereken yerlerden biri bence kesinlikle. Burada zenginlerin tarihi olan ve genellikle yalnızca yaz aylarında gelip kullandıkları saray yavrusu, yazlık evleri yer alıyor. Genel olarak isimlerini ailelerin soyadlarından alıyorlar. Mesela beni en çok etkileyen "The Breakers", Breakers ailesinin yazlık evi. Aslında tahmin edersiniz ki 1800'lerin sonu 1900'lerin başında yapılan bu ev bir başka Avrupa ülkesinde göreceğiniz gibi "tarihi" değil ancak 16. yüzyıl mimarisinden esinlenerek yaptırılmış olması ona bu havayı veriyor. Gerçekten bu çok görkemli evlerden en azından bir kaçını gezmenizi, bu bölgede biraz zaman geçirmenizi öneririm. Bilgi almak için her birine tıkalayabilir, New Port Mansions sayfasına ulaşabilirsiniz: The Breakers, The Elms, Marble House, Rosecliff, Green Animals, Chateau-sur-Mer, Kingscote, Isaac Bell House, Hunter House, Chepstow. Ayrıca yine burada her yıl yapılan çiçek festivallerine, şarap ve peynir günlerine, uçurtma festivallerine, golf turnuvalarına da katılabilirsiniz.. Bu sebeple mutlaka websitesine bakarak yıllık etkinlik takvimini incelemelisiniz.. Afyonkarahisar’dayız. Afyon denince akla ilk gelenler tabi ki yemek üzerine. Sucuk seçeneğini değerlendirmek için can atıyoruz. Önce aklımıza ilk gelen yerler aslında klişe; Dinlenme tesisleri! Varan’a mi gidelim yoksa Cumhuriyet’e mi derken, haydi soralım birilerine "Ne de olsa Afyon’un yerlisi bizden iyi bilir" dedik ve bir tarif aldık: Rafet Usta’nın mekanı. Sabır taşı çatlamış olsa da menüyü inceliyoruz.. Spica Cafe, Caddebostan'da CKM'nin ilerisinde yer alıyor, yani Bağdat Caddesine paralel, sahile doğru bir yan sokakta..
Biz bir kupon alarak gittik ve bu sayede öğrendik burayı ama çok hoşumuza gitti. Öncelikle şansımıza o gece maç vardı ve burada maç izlenebildiğini öğrenmiş olduk. Sonra fiks menülerinden satın almış olduğumuz için hem domates hem soğan çorbasını, salatalarını, beef strogonoflarını, fajitalarını, cheesecakelerini, mozaik pastalarını ve brownielerini deneme şansımız oldu. Genel olarak memnun kaldığımız bir mekan. Maç izlemek için yada yolunuz düşerse yemek yemek için önerebilirim. |
konu
All
tarih
May 2015
|